2 Şubat 2025

agli haber sitesi

agli haber

Almanya’nın favori başbakan adayı Merz aşırı sağa göz kırpıyor, siyasi kutuplaşma tırmanıyor

Almanya'nın favori başbakan adayı Merz aşırı sağa göz kırpıyor, siyasi kutuplaşma tırmanıyor

Değer Akal

Almanya’nın favori başbakan adayı Friedrich Merz aşırı sağcı AfD’ye göz kırptı, siyaset karıştı. Merz, demokratik Anayasal düzeni korumak için aşırı sağcı AfD’ye karşı örülen “savunma hattını” delmekle suçlanıyor. Tırmanan siyasi gerilim, seçimler sonrasına ilişkin karamsar bir tablo ortaya koyuyor.

23 Şubat’taki genel seçim öncesinde Alman siyasetinde deprem yaşanıyor. Hristiyan Demokratların favori başbakan adayı Friedrich Merz, aşırı sağ ile asla işbirliği yapmama sözünden caydı.

Göç karşıtı yasa tasarısını AfD’nin desteği ile meclisten geçirme hamlesi hüsranla sonuçlanmış olsa da Merz, geri adım atmıyor. Tırmanan gerilim Almanya’da seçimler sonrasına ilişkin karamsar bir tablo ortaya koyuyor.

Almanya’da seçimlere üç hafta kala, göç karşıtı yasa tasarısıyla, aşırı sağa göz kırpan muhafazakarların favori adayı Friedrich Merz, mecliste büyük hüsran yaşadı.

Sığınmacılar için aile birleşimini sonlandırmayı ve polisin sınır dışı kararlarında yetkilerini artırmayı öngören yasa tasarısıyla puan toplamak isteyen Hristiyan Demokrat (CDU) partili Merz, bu konuda aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinden de destek aldı.

Ancak cuma günü mecliste hararetli tartışmaların ardından yapılan oylamada Hristiyan Birlik partilerinin (CDU/CSU) sunduğu tasarı, 338 evet oyuna karşı, 350 hayır oyuyla reddedildi. Merz’in kendi parti grubundan yaklaşık 10 vekil de yasa değişikliklerine destek vermedi.

CDU/CSU’nun oylamaya sunduğu bu tasarısı eğer geçseydi, Almanya yakın tarihinde ilk kez bir yasa, aşırı sağcı bir partinin oyları sayesinde mecliste kabul edilmiş olacaktı.

Bu oylamadan sadece iki gün önce yine CDU/CSU tarafından sunulan göç karşıtı bir önergenin AfD’nin desteği sayesinde kabul edilmesi zaten siyasi depreme ve ülke genelinde protesto gösterilerine yol açtı.

Aşırı sağcı AfD, ilk kez 2017 yılında parlamentoya girmeyi başarmış olsa da, bugüne kadar federal düzeyde ya da eyaletlerde hükümete girmeyi başaramadı. Diğer tüm demokratik partiler, 2017 yılından bu yana, AfD ile herhangi bir işbirliğini ya da koalisyon kurmayı reddediyordu.

Almanya’da siyasi kutuplaşma tırmanıyor

Friedrich Merz’in tartışmalı son hamleleri sonrasında Sosyal Demokratlar (SPD), Yeşiller ve Sol Parti muhafazakar siyasetçiyi aşırı sağcı AfD’ye karşı örülen “güvenlik duvarını” (Brandmauer) dinamitlemekle suçladı.

CDU’nun Berlin’deki genel merkezi, kardeş partisi CSU’nun Münih’teki parti merkezi önünde binlerce kişinin katıldığı protesto gösterileri düzenlendi.

CDU’nun eski lideri ve eski başbakan Angela Merkel de uzun süren sessizliğini bozarak gelişmelerden duyduğu endişeyi dile getirdi.

Merz’in en son Kasım ayında AfD ile işbirliği yapmama yönünde söz verdiğini hatırlatan Merkel, kendisinin de bunu “devlet adamlığı sorumluluğunun bir yansıması” olarak desteklediğini söyledi.

Ancak Merkel, CDU liderinin bu sözüne sadık kalmayarak, AfD oyları sayesinde kabul edilebileceğini bildiği bir önergeyi mecliste oylamaya sunmasının yanlış olduğunu vurguladı.

Almanya’nın Katolik ve Protestan kiliseleri de yayımladıkları ortak açıklamayla Hristiyan Demokratları aşırı sağ ile işbirliği yapmama konusunda uyardı. Bu uyarıyı, Almanya’nın ünlü simalarının CDU parti üyeliğinden ayrıldıklarını, Holokost’tan sağ kurtulanların da Almanya tarafından verilen liyakat nişanlarını geri vereceklerini duyurdukları açıklamaları izledi.

Aşırı sağa karşı örülen ‘savunma hattı’ çatırdıyor

Almanya’nın yakın tarihinde demokratik partilerin onlarca yıldır gözettiği aşırı sağcı partilerle araya set çekme ve kesinlikle işbirliği yapmama prensibinin ilk kez Friedrich Merz tarafından delinmesi siyasette büyük deprem yaratırken, gelişmelerin seyri birçoklarını endişelendiriyor.

Alman gazetelerini büyük bir bölümünde Merz, çoğulcu demokratik Anayasal düzeni korumak açısından çok önemli bir prensibi ihlal etmekle, AfD’nin söylem ve politikalarına meşruiyet kazandırmakla, aşırı sağcıları iktidara taşıyabilecek bir sürece kapıyı aralamakla suçlanıyor.

Muhafazakarların başbakan adayı Merz ise mecliste büyük bir hüsrana uğramasına ve kamuoyunda tepki toplamasına rağmen kendisini savundu.

Almanya’da son aylarda düzenlenen saldırılarda faillerin sığınmacılar ve göçmenler olduğunu söyleyen Merz, “Yeşiller ve Sosyal Demokratların artık göçe karşı etkili önlem alınması gerektiğini fark etmeleri için sonsuza kadar bekleyemeyiz” dedi.

CDU’lu siyasetçi, AfD oylarıyla kabul edilecek diye bazı kararları ertelemelerinin mümkün olmadığını da sözlerine ekledi.

Merz’e gösterilen tepkiler, AfD ile örtülü bir işbirliği yaptığı suçlamasıyla sınırlı değil. Birçok uzman da Merz tarafından gündeme getirilen önerilerin ve taleplerin hukuki olmadığını, uygulanmasının mümkün olmadığını vurguluyor.

CDU liderinin, mecliste onaylanan önergeyle gündeme taşıdığı talepler arasında Almanya sınırlarında sürekli kontrollerin yapılması, ayrıca sığınmacıların ve Almanya’ya iltica etmek isteyenlerin sınırlardan geri gönderilmesi gibi öneriler de bulunuyor. Hukukçular, bu tür adımların pratikte Schengen’in sonunu getirebileceğini, ayrıca uluslararası hukuka ve AB hukukuna aykırı yönleri nedeniyle yasalaşmalarının da çok zor olduğunu kaydediyorlar.

Aşırı sağ zemin kazanmaya devam ediyor

Almanya’da da aşırı sağ hem siyaset sahnesinde hem de toplumda zemin kazanmaya devam ediyor.

Son seçim anketlerine göre aşırı sağcı AfD, yüzde 22 oy oranıyla Almanya’nın en güçlü ikinci siyasi partisi konumunda.

Üstelik AfD göç karşıtı bazı söylem ve politikalarını merkez sağdaki CDU/CSU ile liberal Hür Demokrat Parti (FDP) gibi ana akım partilerine de kabul ettirmeyi başardı.

Hristiyan Demokratların düzensiz göçün durdurulması için meclise sundukları önerge ve yasa tasarısı, FDP’nin desteği, bunu gözler önüne seriyor.

AfD’li siyasetçiler de CDU/CSU’nin yasa tasarısı ve önergelerine destek açıklarken bunlar için “Bizim göçün sınırlandırılması önerilerimizin birebir kopyası” ifadelerini kullandılar.

Merz, aşırı sağcı popülist söylemleri kullanıyor

CDU lideri Friedrich Merz, AfD’nin sadece göçün sınırlandırılması politikalarını değil bazı aşırı sağcı, popülist söylemlerini de benimsemiş görünüyor.

Merz, düzensiz göçün sınırlandırılmasını öngören yasa tasarısının görüşüldüğü genel kurul oturumunda, göç ve şiddet suçları arasında doğrudan bağ kurarak “sığınmacılar tarafından her gün gerçekleştirilen toplu tecavüzler” nedeniyle tasarının kabul edilmesi gerektiğini söyledi.

Milletvekilleri sıralarında tepkilerin yükselmesine yol açan bu sözleri nedeniyle Merz, aşırı sağcıların ırkçı, popülist ve genellemeci söylemlerini kullanmakla eleştirildi.

CDU lideri hakkında “toplumun bir kesimine karşı kin ve düşmanlığı tahrik ettiği” gerekçesiyle suç duyurusunda bulunanlar oldu. Merz, sosyal medyada da, sığınmacılara iftira atmakla, hakaret etmekle suçlandı.

Alman toplumu ne düşünüyor?

Merz’in önerdiği tartışmalı yasa tasarısı mecliste reddedilmiş olsa da, son kamuoyu anketleri, Almanların büyük çoğunluğunun düzensiz göçü sınırlandırmak için daha sert önlemler talep ettiğini ortaya koyuyor.

Infratest dimap tarafından meclisteki oylamalar öncesinde yapılan ankete göre halkın yüzde 89’u Almanya’ya göçün iyi yönetilmediğini düşünüyor. Toplumun yüzde 57’si de, geçerli seyahat belgeleri olmayanların sınırlardan geri gönderilmesi gerektiği söylüyor.

INSA tarafından yapılan bir diğer anket de Almanya’nın sınırlarının düzensiz göçmenlere kapatılmasına destek verenlerin oranının yüzde 69’a ulaştığını gösteriyor.

Merz’in mecliste AfD’nin desteğiyle bir önergeyi geçirmeye çalışması ise kamuoyunda farklı tepkilere yol açmış gözüküyor. Forsa’nın anketine katılanların yüzde 50’si buna tepki gösterirken, yüzde 46’lık bir kesim bunda sorun görmediğini dile getirdi.

Alman seçmenlerin nabzını ölçen bu anket sonuçları Merz’in aşırı sağa göz kırptığı göç karşıtı hamlelerinin nedenlerine ışık tutuyor olabilir.

Ama siyasi analistler Merz’in göç karşıtı politikalarıyla oy oranlarını arttırma stratejisinin geri tepebileceği görüşünde.

‘Prestijini ve güvenilirliğini zedeledi, AfD’nin eline koz verdi’

Alman gazetelerinin yorum sütunlarında Merz, kritik bir dönemeçte kendi partisini bölmek, liderlik otoritesini kaybetmekle eleştiriliyor. Merz’in tartışmalı yasa tasarısını meclisten geçirememesi de “daha başbakan olamadan yaşadığı hezimet” yorumlarıyla okuyucularla paylaşıldı.

Siyasi analistlerin yorumlarında, CDU lideri Merz’in “kendi kazdığı kuyuya düştüğü”, “oynadığı çok riskli bir kumarı kaybettiği” ve AfD ile işbirliğine girmeme sözünü tutmaması nedeniyle de “siyasi prestijinin ve güvenilirliğinin darbe aldığı” görüşleri dikkat çekti.

Bazı analistler de, Merz’in aşırı sağcı seçmenlerini kazanma çabalarının sonuç vermeyeceği, bunun tam aksine AfD’ye daha da güçlü bir zemin kazandıracağı, aynı zamanda Alman toplumundaki kutuplaşmayı tırmandıracağı uyarılarında bulundu.

Merz’in izlediği bu seçim stratejisiyle kızdırdığı merkez sağ seçmenlerini kaybetme riskinin de çok yüksek olduğuna dikkat çekildi.

Seçim sonrası siyasi belirsizlik endişesi

Almanya, siyasi istikrarı sağlayacak yeni bir döneme adım atma umuduyla 23 Şubat’ta sandık başına gidecek. Ancak üç ay önce erken seçim kararı alındığında siyasetçiler tarafından dile getirilen iyimser beklentiler, son gelişmelerin ardından yerini karamsarlığa bırakmış durumda.

Kamuoyu anketlerinde partisi yaklaşık yüzde 30’luk desteğe sahip olan Merz’in 23 Şubat seçimlerinden birinci çıkması neredeyse kesin olarak görülüyor. Ancak partisi Hristiyan Demokratlar ittifakı CDU/CSU’nun parlamentoda çoğunluğu sağlayamayacak olması nedeniyle bir koalisyon kurması gerekiyor.

Siyasi gözlemcilerin en kuvvetli ihtimal olarak gördükleri, CDU/CSU ile SPD arasında bir koalisyon kurulması ihtimali ise Friedrich Merz’in son hamleleri sonrasında artık tartışılır hale geldi.

SPD’nin başbakan odayı olan Olaf Scholz, son gelişmeler üzerine Friedrich Merz’i ağır bir dille eleştirerek artık kendisine güvenilemeyeceğini, Hristiyan Demokratlar’ın seçimlerden sonra, AfD ile işbirliği yapmayacakları sözlerini çiğneyebileceklerini söyledi.

Scholz, Alman seçmene seslenirken, Avusturya’da son seçimlerde yaşananları örnek göstererek, artık Almanya’da da, CDU/CSU ile aşırı sağcı AfD arasında bir koalisyon kurulması tehlikesinin bulunduğu uyarısında bulundu.

Merz’in tartışma yaratan hamleleri, bir diğer muhtemel koalisyon ortağı Yeşiller ile de büyük bir güven bunalımına yol açtı.

Yeşiller partisi meclis grubu Eş Başkanı Katharina Dröge, Rheinische Post gazetesine yaptığı açıklamada, aralarına bir güven sorunu oluştuğunu belirterek, “Bundan sonra Merz’e güvenip güvenemeyeceğimizi kendimize soruyoruz. Bir insan bir kez verdiği sözü çiğnerse, bir sonraki sözünü çiğnemeyeceğine inanmak çok zorlaşır” ifadelerini kullandı.

Seçimler sonrasında belirsizliğin artması, merkez partileri arasında kavganın daha da büyümesi ve koalisyon hükümeti kurulamaması durumunda, siyasi ve ekonomik istikrarın zarar göreceği endişesi artıyor.

Bu sürecin, AfD’yi daha da güçlendirebileceği ve bir sonraki seçimde iktidar kapısını aralayabileceği uyarıları yapılıyor.